En yaygın iş arama hataları hakkında konuşacaksak, önce çoğu insanın nasıl iş aradığına yakından bir bakmamız gerekir. Ortalama bir kişinin iş ararken yaptığı en yaygın 5 hatayı şöyle sıralayabilirim.
İş Ararken Yapılan Hatalar
Kişinin belli bir süredir üstlendiği bir görev olsun. Diyelim ki satış, pazarlama, insan kaynakları, finans alanlarından birinde çalışıyor. Yaptığı işi de genel anlamda orta seviye bir zorlukta farz edelim.
Zorlayıcı bir pozisyon olmadığı için kişiye yeni bir şey katmıyor, gelişme fırsatı vermiyor. Kişi kendisini sıkışmış hissediyor ve haliyle bu aralar işini değiştirmek istiyor.
Şimdi bu durumda olan bir kişinin iş aramaya karar verdiğinde genellikle gideceği ilk yeri tahmin edebilir misin?
Kariyer.net ve Linkedin gibi iş aramaları siteleri dediysen, doğru tahmin ettin. Zira pek çok kişi yol haritasını belirlemeden, sağlam bir plan yapmadan “Bir bakayım, ne var ne yok?” diye bu tarz sitelerde bodoslama iş aramaya girişiyor.
Bunu yapılan 1. Hata olarak görüyorum.
Hata 1 : “Plansız Bir Şekilde İş Arama Sitelerine Girmek.”
Şimdi, bu kişi siteye girdi ve kendisine uygun bir iş arayacak. Ne yapacak peki? Arama veya filtreleme özelliğine şu anda yapmış olduğu işle aynı işi yazarak bir arama yapacak.
Yani değiştirmek istediği pozisyonun tam olarak aynısı yazacak. Neden peki? Gerçekten aynı işi yapmak istiyor muydu? Aynı görevi farklı bir şirkette yapmak bu kişi için yeterli olacak mı?
Bunu da yapılan 2. hata olarak söyleyebiliriz.
Hata 2: “Sıkıldığın Ünvanına Bağlı Kalmak.”
Onlara, kendileriyle alakalı 10 kat daha fazla iş unvanı olduğuna inandırabilir miyiz? Ya hayallerindeki işi bulmak için ne yapmaları gerektiğini bilselerdi yaşamlarında neler mümkün olurdu?
Ama bunun yerine, tanıdık olana bağımlı oluyorlar ve konfor alanından çıkmaya cesaret edemiyorlar. Bu da bizi 3. hataya getiriyor:
Hata 3 : “İş Ararken Önüne Ne Çıkıyorsa Onu Kabul Etmek”
İş arama sitelerinin içinde çok ilginç bir paradoks olduğunu düşünüyorum.
İnsan, bu sitelere girdiğinde karşısında yüzlerce seçenek varmış gibi bir hisse kapılır. Hangi pozisyonun tam olarak kendisine uyduğunu belirlemenin hiçbir yolu olmadan bu yüzlerce seçeneği gözden geçirir.
Bu ilanların içinde bir tanesi, senin gerçekten hayalindeki iş olsaydı bunu nasıl bilebilirdin?
Ortalama bir kişi, bir şirkette veya pozisyonda olmasını istediği özellikleri net olarak belirlememiştir. Elbette kafasında birkaç fikir vardır ama hiç bir zaman kendi değerleri ve hayalleri için bir yol haritası çizmemiştir. Onun ilk önceliği bir yerde işe girmek veya işini değiştirmektir.
Bununla birlikte, sürecin en başından itibaren, kariyeri ile ilgili tüm sorumluluğu bir bilgisayar algoritmasının iş arama motoruna bırakmıştır.
Bu algoritma, iş arayan bir kişinin önündeki 3-5 yıl, hatta kim bilir belki 10-20 yıl boyunca haftada 5 gün boyunca 8 saatini nerede geçireceğini belirleyecekse, iş arama yöntemini de ona göre düzenlemek ve hata yapmamak gerekir.
Elbette bu noktada çoğu insan bu hatanın hiç farkına varmaz.
Ortalama bir kişi, kendisine iyi görünen birkaç işi belirler ve başvuru yapmadan önce özgeçmişini güncellemeye geçer.
Yazı tipi boyutu ne olacak? 10 punto mu olsun, 11 mi ? İsmimi bold mu yapayım, normal mi kalsın? Fotoğrafım solda mı olsun, sağ tarafta mı? Times New Roman iyi mi, yoksa farklı bir yazı tipi denemeli miyim?
Özgeçmişinin formatı için saatler harcar, esasen önemi olmayan şeylere. Hatta bazı durumlarda bu durum günlerce bile sürebilir. Tam olarak içine sinmediği için başvuru yapmaktan vazgeçen bile olur. Bu da yapılan 4. hatadır.
Hata 4 : “Önemli Olmayan Şeylerle Aşırı Zaman Kaybetmek.”
Bir şekilde özgeçmiş halledildiyse sıra başvurma adımına gelir. İşte bu kısım dananın kuyruğunun koptuğu yerdir. Burada, uygun olduğunu düşündükleri her şirkete ve pozisyona aynı özgeçmişi ve varsa kapak mektubunu gönderirler.
Strateji yok. Plan yok. Öngörü yok.
“İşe yarayacağını” veya “birilerinin kendilerini fark edip mülakata çağıracağını” umarak iddaa oynar gibi her şirkete ve her işe aynı CV’yi kopyalayıp yapıştırmak.
Bu bir şans oyunu mu?
Bu mu senin kariyer planın?
Bu mu senin iş arama stratejin?
Bu, Ortalama bir kişinin mağlup hissetmesine neden olan son tuzaktır.
İyimserlik ve umutla başlanan iş arama süreci bir müddet sonra birbirinin kopyası onlarca başvurunun olumsuz sonuçlanmasıyla hüsrana dönüşür.
Olumsuz bile olsa süre gelen sessizlik, başvurulan şirketten hiç dönüş alamamak, en nitelikli adayların bile kendilerinden şüphe etmesine neden olur. Ve döngü bu şekilde devam eder.
Buradaki daha büyük hatayı fark ediyor musunuz?
Hata 5: “İş Ararken Özgüvenini Kaybetmek.”
Ortalama bir aday, hayalindeki işi bulma şansını yaratamaz. O da herkesin yaptığını yapar, herkes gibi başvurur ve aynı sonucu alır.
Sizi heyecanlandırmayan yüzlerce iş ilanına bakarak iş ilanlarında gezinmek oldukça sinir bozucu olsa gerek.
Hele özgeçmişinizi defalarca göndermek daha da sinir bozucu değil mi ?
Sen bile başvuru yaparken arka planda olmayacağını biliyorsun. Cevap bile alamayacağını biliyorsun. Ama ya tutarsa, ya beni fark edip işe alırlarsa diye bir yandan da ümit ediyorsun.
Başvurunun değerlendirilip değerlendirilmediğini merak ediyorsun. İnternet sitesi üzerinden gönderdiğin CV’ne detaylıca bakılıp bakılmadığı hakkında bile en ufak bir fikrin yok. Her gün mailine girip başvurun ile ilgili gelen bir mail var mı diye kontrol etmeye ne demeli?
Bu neden bu kadar zor?
Çünkü milyonlarca insan aynı yöntemi kullanıyor. Maalesef, ortalama insanlara hitap eden genel tavsiyelere uymaya şartlandırılıyoruz. Bu da bizim ortalama sonuçlar almamıza sebep oluyor.
Asıl sorulması gereken soru şu :
“Sen ortalama bir çalışan olmak ister misin?”
Aslında her birimiz öyle karşı konulmaz bir aday olmayı tercih ederiz ki, bizi işe alabilmek için şirketlerin birbiriyle kapışmasını dileriz.
Bu, profesyonel anlamda birçok kişinin başına geliyor. Bir kurumda çalışırken, iş aramamasına rağmen farklı şirketlerden transfer teklifleri alıyorlar. Bu kişiler aktif olarak iş aramıyorlar.
Fakat, benzer deneyime, becerilere ve geçmişe sahip insanların yaptıkları yaygın hatalardan kaçınıyor ve daha iyi bir sistemi takip ediyorlar. Peki bu neyle oluyor? Elbette tesadüfen olmuyor.
En iyi şirketler her zaman en iyi yetenekleri ararlar. Genellikle bunu yaparken arka planda kişisel bağlantılarından aday araştırmasına devam ederler ve bu bağlantıların tavsiye ettiği pasif adaylarla iletişime geçerek teklifte bulunurlar. Bu yüzden yeni bir pozisyon için harekete geçmeye hazır olduklarında, bu bağlantılara da aday aradıklarının bilgisi gider.
Gerçek şu ki, en iyi işler insanlarla bireysel ve doğal olarak iletişim kurarak, bağlantılar oluşturarak bulunur. Gerçek insanlarla ilişki kurarak, “Network” denilen bağlantıları güçlendirerek ve bu bağlantıların sayısını artırmaya çalışarak.
Bu yüzden ortalamanın üzerinde bir çalışan olmak için odağınızı iş aramaya değil, bağlantılarınızı güçlü tutmaya kaydırın.